1. Şirketiniz, yöneticiliğe hazırlamak için size ne tür olanaklar sundu?
13 yıldır bünyesinde çalıştığım; dünyanın en başarılı uluslararası sağlıklı gıda şirketlerinden biri olan Danone’nin misyonu, lezzetli, sağlıklı ve herkesin erişebileceği gıda ve içecek ürünleriyle dünyada mümkün olan en fazla sayıda insanın sağlığına doğumdan itibaren hayatlarının her evresinde katkıda bulunmaktır ve kendine özgü bir kültüre sahiptir. Danone bünyesinde eğitimler, kariyer aşamaları ve planları kalıplaşmış ve önceden detaylı olarak hazırlanmış olarak sunulmamaktadır. Bu konuda merkezinde birey ve çalışanın olduğu son derece açık ve global bir yaklaşım mevcuttur. Bunun yanı sıra bireyler kendi eğitim ve kariyerinden sorumludur. Sizden sadece “bir iş yapmanız” değil, “sabah erken kalkıp seve seve gelmeniz ve severek, tutku ile bir iş yapmanız” bekleniyor. Bu ayrım çok önemli; bu sayede her çalışan kendi inisiyatifini kullanarak kariyer ve gelişim planlarını çizebiliyor, yöneticisi ile paylaşabiliyor ve planlarını esnek bir şekilde ona göre hazırlayabiliyor. Yani size her türlü olanaklar sunuluyor, yeter ki siz ne istediğinizi, neyi severek ve tutku ile yapacağınızı bilin. Ben Danone’ye ilk başladığımda gelecek için planım, yurtdışında bir Danone şirketinde çalıştıktan sonra, Paris’te bulunan merkez ofise geçmekti ve bunu daha ilk günden itibaren müdürüm ile konuşarak, her sene bunun için planlar yaptık. Bu vizyon şu anda bulunduğum yere gelmemde önemli bir altyapı sağlamıştır. Bunun yanı sıra tabii ki en önemli etken bütün bu planların çalışmasını sağlayacak düzenli, beklenenden öte performansınız.
2. Özel yöneticilik eğitimleri aldınız mı?
O dönemdeki müdürüm ile kariyer planları yaparken İngiltere ve Amerika’da yöneticilik ve liderlik eğitimleri aldım. Bunların birkaç tanesi sadece iş yaşamımda değil, özel hayatımda da gelişmeme çok yardımcı oldu. Bunların ilki Stephen R. Covey’in “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı - 7 Habit’s of Highly Effective People” adlı kitabını ve bu kitapla ilgili 5 günlük eğitimdi. 10 yıl önce aldığım bu eğitim iş ve hayat felsefemi oluşturmamda çok etkili oldu, özellikte inisiyatif konusunda… Ancak yöneticilik ve liderliği en çok, parçası olduğum ve yönettiğim projelerde, organizasyon değişikliklerinde ve şirket entegrasyonlarında öğrendiğimi söyleyebilirim. En iyi öğrenme şekli yanlış yaparak öğrenmek, ancak önemli olan bu yanlışları tekrarlamamak tabii ki.
3. Şirketiniz size kariyer planlaması sundu mu? Bu plan, sizi yöneticiliğe teşvik etti mi?
Yönetici ve lider olma hedefim paralelinde şirketim daha ilk günden başlayarak bana her türlü eğitim ve kariyer olanaklarını sundu. Bahsettiğim üzere Danone’de bireysel, çalışan bazlı kariyer ve liderlik sistemi mevcut ve şirket size kalıplaşmış olanaklar sunmuyor.
4. Bu süreçte farkında olmadığınız bazı yöneticilik özellikleriniz ortaya çıktı mı?
Tabii ki, hem de göreve başladığım ilk günden bu yana… Özellikle diğer ülkelerde çalışmaya başladığınızda devamlı kendi kendinizle iletişim içinde oluyorsunuz; “Ne yapmam gerekiyor?”, “Nasıl adapte olmam gerekiyor?”, “Nasıl daha başarılı olabilirim?” diye... Düşünün Türkiye’deyken, kendinizden eminsiniz, doğduğunuzdan beri sizinle olan aile ve arkadaş ortamınız var, ama yurtdışına çıktığınız anda sahip olduğunuz her şey, ilişkileriniz, rahat hissettiğiniz ortamınız yok oluyor ve özellikle diline ve kültürüne pek alışık olmadığınız bir ülkede her şeye sıfırdan başlıyorsunuz. Böyle bir ortamda güçlü ve mutlu olmayı seçmezseniz başarılı olamazsınız. Bence başarı ve mutluluk bir seçimdir, farkına vardığım en önemli özelliğim sanırım, başarılı olmayı, kişisel ve profesyonel hayatta mutlu olmayı seçmek… Ben “Neden mutsuzum?” yerine, hep “Mutluyum, daha mutlu olmam için eksik olan şey nedir?” sorusunu sorarım. Bu iki sorunun cevabı aynıdır, ama soruyu nasıl sorduğunuz çok önemlidir. Biri daha sorarken başarıya kapıları açar, diğeri sizi kapalı kapının arkasında bırakır. Diğer farkına vardığım özelliğim de her türlü iş ortamında ve özel hayatımda risk alabilmem. Devamlı “Bu işi nasıl daha verimli, ucuz ve etkili yapabiliriz?” diye sorarım. Hayatta her şeye böyle bakmayı öğrendim, böyle olunca özel hayat, profesyonel hayat ayrımı yapmıyorsunuz, herşeye bir bütün olarak bakıyorsunuz.
5. Şu andaki pozisyonunuzda sorumluluğunuz nedir? Sizinle beraber kaç kişilik bir ekip çalışıyor? Türkiye’den sonra İngiltere, Fransa ve ABD’deki deneyiminiz anlamında yaşadığınız farklar neler?
Ben şu anda Danone Amerika’da tüm işe alım, şirket kültürü ve tanıtımından sorumluyum. 10 kişilik bir ekibim var ve bu ekip ile şu anda 3 fabrika, 5 dağıtım merkezi ve New York merkez ofisinin 1300 kişiyi kapsayan tüm işe alımlarından ve şirket tanıtım aktivitelerinden sorumluyuz. Sadece işe alım değil, şirketimizi büyüme hedeflerine ulaştıracak yeni yetenekli arkadaşlara ulaşmak için sunacağımız doğru hikayeyi oluşturmak çok keyif verici, onurlandırıcı.
Danone Amerika, 1,5 milyar Dolar ciro ile Danone’nin dünya çapında en büyük 3 şirketinden biri ve önümüzdeki 3 yıl içinde lider olmayı hedefliyor. Bu hedefin temelinde şu anda Amerika’da gelişmekte olan yoğurt sektörü yer almaktadır. İş gücü piyasası küçülen ve halen kriz ortamında olan Amerika’da, son iki yılda ekibimize yönetici seviyesinde 200 yeni çalışan ekledik ve bu diğer işverenler ile karşılaştırıldığında bizi çok farklı bir potaya koyuyor. Bunun yanı sıra %100 sağlıklı ürün portföyümüz ve büyüme hızımız da iş arayanlara çok cazip geliyor. Amerika yoğurt sektöründe kim bu hızlı büyümenin bir parçasi olmak istemez ki?
Amerika’daki deneyim çok farklı tabii ki. Sektör olarak baktığınızda, Fransa, Türkiye ve İngiltere’de Danone’nin içinde bulunduğu sektörler son derece oturmuş, olgunlaşmış sektörler, özellikle yoğurt alanında... Ama Amerika’ya baktığınızda kişi başı yoğurt tüketimi, Avrupa’ya oranla 6 kat daha küçük, dolayısı ile büyük bir potansiyel var. Amerika gibi bir ülkenin yoğurt sektöründe gelişmekte olan bir ülke olarak değerlendirilmesi ve bu sektörde şirketimizin pazarı ikiye katlamak gibi bir vizyonu olması hem çalışma temponuzu hem de kişisel ve profesyonel gelişme olanaklarınızı olumlu yönde etkiliyor. Ekibimle birlikte son iki yılda yapmış ve getirmiş olduğumuz yenilikler, oturmuş ve olgunlaşmış şirketlerde 10 yıl içerisinde yapılıyor. Bu da bize girişimci olmayı, hızlı ve verimli hareket etmeyi öğretiyor.
6. Siz göreve başladığınızdan beri ekip olarak ne tür gelişmeler ve farklılıklar sağlandı şirketinizde?
Öncelikli vizyonumuzu belirledik. Eğer sektörün büyümesine büyük katkılar sağlayacak isek, kendi şirketimiz de doğal olarak büyüyecek, dolayısı ile bu büyümeye en çok katkıda bulunacak yeteneklerin bulunması da ben ve ekibime düşen en büyük görevlerden biri. Tabii bunu yaparken öncelikli olarak hayat felsefesi, iş felsefesi ve değerleri özgün şirket kültürümüze uygun yetenek profilini tanımladık.Bu kapsamda şirket çapında bir proje başlattık ve departman ve kıdem bazlı başarılı Danone çalışan profili oluşturduk. Şu anda herhangi bir işe başvuran herkes internet üzerinden yapılan değerlendirme kapsamında başarılı çalışan profili ile karşılaştırılıyor, biz de böylelikle her adayın şirket kültürümüze uygunluğu ile ilgili önemli veriler elde etmiş oluyoruz. Bunun yanında geleneksel iş görüşmelerine ek olarak, adayların kişiliklerini ve başarılarını sunum şeklinde paylaşmalarını ve hazırladığımız değişik senaryolar kapsamında yeteneklerini göstermelerini sağlayan ‘Panel İş Görüşmeleri’ni oluşturduk. İşe alım kararlarımızı, kültürel uyumluluk değerlendirmesi ve ‘Panel İş Görüşmeleri’ ile birlikteyken çok daha verimli alıyoruz. Bir diğer yeni uygulamamız da sosyal medyayı işe alım aşamalarında potansiyel aday havuzu oluşturulmasında kullanmamız. Linkedin ve Facebook gibi sosyal medya araçları bizim şu anda kullandığımız ve adaylara herhangi bir aracı olmadan ulaştığımız platformlar. Bu tabii ki bize hem verimlilik hem de maliyet bakımdan inanılmaz faydalar sağlıyor. Örneğin işe alım yöntemlerimizde kullandığımız bu farklı uygulamalar sayesinde geçen senelere nazaran 1 milyon Dolar’ın üzerinde tasarruf sağladık bu da tabii ki direkt olarak karlılığımıza katkıda bulunmakta.. Dolayısıyla bu anlamda İnsan Kaynakları ve İşe Alım Departmanı’nı şirketin stratejik vizyonunun bir parçası olarak görüyoruz.
7. Türkiye’de yöneticilik yapmakla yurtdışında yöneticilik yapmak arasında ne tür farklılıklar yaşıyorsunuz? Bulunduğunuz ülkede çalışmak sizin için ne ifade ediyor?
Ben Türkiye’deyken henüz yönetici pozisyonunda değildim. Dolayısıyla bu konuda tam bir karşılaştırma yapmam doğru olmayacaktır. Ancak her zaman Türk arkadaşlarımla çalışıyorum, bence ülke kültürü ile beraber şirket kültürü de çok önemli, bu ikisini ayrı tutamıyorsunuz. Ben Paris’te bulunan merkez ofisimizde görevliyken, diğer ülkelerdeki birçok Danone ofisini ziyaret imkanı buldum. Bu da bana aynı şirket kültürünün değişik ülke kültürlerinde nasıl yaşandığını bizzat gösterdi. Örneğin bizim çok önem verdiğimiz ‘açıklık’ değeri ve ‘liderlik yeteneği’ Amerika ve Asya’da çok farklı yaşanıyor, ama sonuç itibari ile başlangıç noktası ve sonuç aynı, sadece yaklaşımlar farklı.
Çalıştığım her ülke bana farklı yönler, yetenekler, bakış açıları kattı. Türkiye’deyken sahip olduğum bakış açıları ile şu andakiler çok farklı ve bunun farkında olunca, daha hoşgörülü, verimli ve etik oluyorsunuz çünkü çözüm için birden fazla bakış açısını kullanabiliyorsunuz. Dünyaya Amerika’dan bakmak ise çok farklı… Burası coğrafi bakımdan çok büyük bir ülke; Doğu yakası ile Batı yakası aynı dili konuşsalar bile sanki ayrı ülkeler gibiler. Kuzey ile Güney için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Böyle olunca aynı iş modelini ve stratejiyi ülkenin her yanı için kullanamıyorsunuz. Bunun yanında federal yasaların yanında, eyalet yasaları da sizin tüm ülkeyi kapsayan bir yaklaşım planı uygulamanıza engel olabiliyor. Bunlar Türkiye’de ve Avrupa’da olmayan şeyler, bugün bizim Fransa’daki fabrikalarımızda üretilen ürünlerimizi hemen hemen tüm Avrupa’da pazarlayabilme imkanımız var, bunun özellikle soğuk zincirin korunmasının gerekli olduğu yoğurt pazarında Amerika’da yapılması imkansız.
8. Son yıllarda Türk yöneticilerin uluslararası şirketlerdeki sayısının hızla arttığı gözleniyor. Size göre Türk yöneticilerin tercih edilmesinin nedeni nedir?
Bence bunun en önemli sebeplerinden biri son yıllarda içinde bulunduğumuz global, finansal ve ekonomik istikrarsızlık ve krizler. Türkiye’de hemen hemen her 10 yılda bir gerek ekonomik gerekse siyasi krizlerle karşılaşıyoruz. Bence bu da bizim hem kişisel hem de profesyonel olarak gelişimimize büyük bir katkı sağlıyor. Bu kriz ortamlarında daha önceki tecrübelerimizden dolayı daha sakin, bilinçli ve güven duygusu ile hareket ettiğimiz için, gösterdiğimiz verim ve performans ile öne çıkıyoruz. Bunun yanında bence biz Türkler, pratik insanlarız. Çocukluğumuzdan itibaren insanlar ile olan ilişkilerimizde, oyunlarda, alışverişte, iş ortamlarında bu özelliğimizi kullanırız. Yurtdışında başarılı olan Türk arkadaşlarıma baktığımda bu pratik olma becerimizin bizi diğerlerinden ayıran özelliklerimizden biri olduğunu görüyorum.
Genel olarak baktığımızda ise bu ortak özelliklere; değişen ortamlara, yeniliklere ve krizlere olumlu ve çözüme yönelik bir şekilde yaklaşmamız, takım çalışması ve sosyal ortamlarda hem kişisel ve hem de profesyonel iletişimleri çok iyi kurabilmemizi ekleyebiliriz. Biz Türkler olarak, hoşgörülüyüz ve bu özelliğimiz iletişim için gerekli olan ortamı hazırlamamızda çok fayda sağlıyor, bunu da çocukluğumuzdan gelen pratik olma becerimiz ile beraber kullandığımızda her türlü rekabetçi ortamda öne çıkıyoruz.